Sunuş Pedgojinin konusu münhasıran insan yavrusudur. Yani eğitilebilir özellikleri olan insanlardır. Bedi Ziya Egemen, pedagoji sözünün çok farklı alanlarda kullanıldığından bahisle kirlendiğinden söz etmiş; bunun yerine terbiye demeyi terih etmiştir. Aslında pedagoji terimi kirlenmemiş, yanlış yerlerde kullanılmıştır. Biz yine de duruma müdahale ederek, eğitilebilir durumda, başka bir söyleyişle eğitilmeye muhtaç olan, belki biraz daha ileri giderek bitkiler ve hayvanlar için de uygulanabilecek pedagojiden söz edebiliriz. Bu cümleden olarak; bu kitabın en başında açıkladığımız gibi pedagoji, aslında hayvanî nitelikleri olan içgüdülerin eğitimi ve bu eğitim için de nasıl öğretim söz konusu ise, içgüdüleri hayvanî dediğimiz hayvanların bizzat sahip oldukları içgüdülerin eğitimi de pedagojik bir uygulamadır. Nasıl ki insanda, doğuşundan getirdiği temel içgüdüler ancak yön değiştirmek suretiyle değiştirilebiliyorsa, hayvanlarda da içgüdülerinden bazıları dışarıdan yapılan müdahalel
Baş örtüsü Huntington, sık sık baş örtüsünden [1] , giyim kuşamdan söz etmiştir. Atatürk, Avrupalı olmaya hiçbir zaman özenti duymamıştır. Ancak giyim kuşam bakımından şapka, pantolon, ceket gibi giyeceklerin Avrupa kültüründen esinlendiği de görülmektedir. Sadece bu birkaç unsur onun Avrupa’ya özenti duyduğu anlamına gelmez. [2] Yazar, ayrıca festen de söz etmektedir. “Fes” Türk giyim kültürünün geleneksel bir unsuru değildir. Fes, Fas bölgesinden İkinci Sultan Mahmut tarafından kabul edilmiş bir giysidir. Turban denen saçları kapayan giysinin İslâm ve Türk kültüründe yeri yoktur. Nihayet 25-30 yıl önce icat edilmiş bir örtüdür. Atatürk konuşmalarında ve gösterdiği hedefte “Batı, Avrupa veya Garp” değil “çağdaş medeniyet” sözünü kullanmıştır. Çünkü o da Avrupa ülkelerinin tek başına medeniyeti temsil etmediğini biliyordu. Ek 1, 2’ de de görüleceği üzere tarihin derinliklerinde kalmış ve bilinmeyen en ilkel kavimden veya topluluktan başlayarak günümüzde ulaşılan ve en ileri d